şu anlamsız yaşam evresi içinde yaşanan olaylar nekadar da ani nekadar
da acımasız geliyor insanoğluna oluyor ve bitiveriyor. bazen anlık bir
olay darmadağın ediyor bütün dünyamızı. bu vurdumduymazca yaşamın
sonunda takıldığınız noktalar belkide çıkmazlar oluyor. ve o çıkmazların
bir tür sınav olduğunu anlamak belki çok geç oluyor ama anlıyor kişi.
sonunda inanmayan, hiç inanmayacak olan bile sığınıyor o büyük güce.
nekadar
da temiz başlıyoruz oysa yaşam denen o garip döngüye, kimi pamıklar
içinde kimi bir papirüs üzerinde kimi de bir hastane odasında açıyor
gözlerini, başlıyor sonra acımasız hayata göğüs germeye. belki oracıkta
belki iki dakika belki iki saat belkide iki yıl sonra sönecek ışığı kim
bilebilir ki bunu..
bir zamanlar kelebekler ile ilgili bir deneme
yazmıştım; kelebek ve kozası vardı, kelebek tırtıl olarak açar
gözlerini, sürünür yerlerde, bir gün kanatlanır uçar göklere doğru
kapılır rüzgara sürüklenir uzaklara ve ışığı söner kapanır pencereleri
enerjisi uçar gider ve son bulur kısacık hayatı.. hepimizin hayatı böyle
değil midir, bir kozada doğarız, sonra kundaklanırız sürünürüz
emekleriz koşarız farklı farklı renklere büründürür hayat bizi, yaşarız
kimi dipte kimi yüzeyde kimi yüksek kimi daha yükseklerde. söner birgün
ışığımız kapanır oyununun perdeleri, ve son. belki de bir başlangıç kim
bilebilir ki bunu...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder